
EVRENSEL OLANLA BÜTÜNLEŞMELİYİZ ÜYOPYAMIZI ÜRETEREK…
Kendi ülke politikacılarımızın, bu ülkeye, bu toplumun ihtiyaçlarına dönük olarak, kendi yaratıcı ya da sentez düşünce ve projeleriyle “pusula” olmasını istiyor muyuz gerçekten ?
Eğer bunu açık yüreklilikle istiyorsak, bunun yöntemi “buyur edilmiş fikirler” kalıbıyla olamaz…
Kendi rakamlarımızla, kıyaslanabilir bir mantıkla, yani kıyas kurallarına uygun yanıtlarla olur…
Birincisi bu !
………………………………………………
İkincisi; bunun yöntemi, topluma söz verildiği gibi,
bireysel ya da zümresel çıkarları değil, toplumsal çıkarları öne çıkartacak,
insan ve toplum odaklı projeler üretip, bunlara hayat verecek,
yüreği ve beyni bu ülke insanlarına daha özgürce ve daha insanca bir yaşam sunmak için atıp çalışacak olan; mümkünse tüm gönüllü “dürüstleri” biraraya toplayıp yeni bir ortaklıkla, yani adil bir düzen kurmakla olur…
Bu ise,
hesap sormakla olur…
“Çift hukukluluk” olgusu konusunda aradaki “mesafeyi” kapatmakla olur…
………………………………………………
Üçüncüsü ise;
İnsanlık için, bu ülke için ve mutlaka toplumumuz için, düşünce, ideoloji ve ütopya üretmekle olur…
………………………………………………
Bizim sorunumuz, bugünkü azınlık hükümetinde olduğu gibi, sağ ve kökten milliyetçi ya da köktendinci politikalarda olduğu gibi, ecdadımızı yetmişbirinci göbeğe değin ispatlayabilme sorunu değildir…
Bizim sorunumuz,
psiko-antropolitik bir terminoloji içerisinde, federal çözümlemedir…
………………………………………………
Sözün doğmasına yardımcı olmak amacıyla,
ve tamamen yapıcı düşüncelerle,
Sokratesçi misyonu da oynadık…
Ama olmadı…
Niye mi olmadı?!
Gerçeği bulmaya değil,
onu ilan etmeye meraklıyız çünkü…
………………………………………………
Artık maalesef,
hem toplumsal hem de partisel olarak,
zihinsel ve duygusal olarak bölündük…
İdeolojik mevziden de söz edemeyiz…!
Çünkü hiç kimse, bir olayın nedenlerini açıklamadan ve o nedenleri ortadan kaldırmadan sorunları çözemez…
Sorunları çözmek yerine genellikle kullanılan yöntem, yani,
“suçlu kimdir” tartışmalarının kendisi de bir gericiliktir…!
………………………………………………
Eğer 3-5 sayfa Marks okumuşsanız,
üretim araçlarının mülkiyetine kim sahipse, onun güçlü ve egemen olacağını bilirsiniz…
Eğer biz değilsek,
yani üretim araçlarının mülkiyetine sahip olan biz değilsek toplum olarak,
bu araçları çeşitlemek durumundayız demektir…
Yani artık, değer yaratan şeylerle uğraşmalıyız…
Bilgi gibi…
Bilgiyi üretme gibi…
Bu, yani bilgi, insanların kafasında var !..
Bu, bu ülkeyi ve bu ülke insanını seven yurtseverlerin kafasında da var…!
Bu bizlerin kafasında da var on yıllardır…
Eğer bunu, yani kafalarımızda olan bilgiyi kağıda dökersek,
bu bizi, yani toplumumuzu, entelektüel sermaye adında yeni bir sermayenin sahibi yapar…
Av ile avcı arasında kalmaktan da kurtarır…!
………………………………………………
Bilginin entelektüel sermayesini ortaya çıkardığımız zaman,
ki buna olanak tanınsa müthiş bir zenginliği olacak bu toplumumuzun,
işte o zaman,
adil toplum talebimizi,
İnsanlığa ve toplumumuza katkıda bulunabilmek için,
kendi potansiyelimizi kullanarak ileriye taşıyabilir ve gerçekleştirebiliriz…
Suyu da yönetiriz, elektriği de… Kıbrıs’ta oynanan oyunları da…
………………………………………………
Lütfen!
Hoşgörünüze inanarak bir kez daha tekrar ediyorum:
Bir siyasi uyanış fenomeni olarak,
gelin,
kendi yurttaşlık bilinç durumumuzu sorgulayalım…
Gelin,
ne biliyoruz onu sorgulayalım…
Çünkü;
Birçok kesim kendi bilinç durumunu sorgulamada son zamanlarda sıkıntılı ve sorunludur !..
“Mış…” gibi yaparak düşünülmez…!
Sorunları çözmek için problemi alternatif çözüm yollarıyla tanımlamak,
özgür olmak için ise,
önemli olan özgürlük bilgisine sahip olmaktır…
………………………………………………
Nasıl ki,
matematiğin ortaya koyduğu kurallardan hiç kimsenin şüphesi yoktur;
gelin sorunlarımızı,
ekonomik sorunlardan eğitim sorunlarına, sağlıktan trafiğe,
turizmden tarıma,
tüm toplumsal sorunlarımızı verilere dayalı olarak geliştireceğimiz kendimize has sentezlemelerle tanımlayarak çözmeye başlayalım…
Gelin, matematik diliyle yani evrensel olanla bütünleşelim…
Prof. Dr. Mehmet Çağlar
Lefke Avrupa Üniversitesi
Benzer Yazılar
-
SEÇTİKLERİMİZ BİZE LAYIK OLACAKMIDIR?
-
KAPILAR…
-
Herkesin konusu: “KKTC ‘deki Seçimler” Şahsımın konusu: “Aidiyetlik”
-
Sokağın Sesimi ? Yoksa Muhalefetin Trolümü ?
-
Dr. Mehmet Çoban’ın kaleminden
-
İmgelerle var olmak ya da olmamak
-
KİBİR
-
BAYRAMLIK…
-
EKİM YAKLAŞIRKEN
-
Para var, huzur var
-
TEHLİKEYE DAVETİYE ÇIKARTMAK BU OLSA GEREK!
-
YONTULACAK MERMER!