Zihnin algılama süreci simgelerin zihinde yer alması hemen hemen her bireyde aynı süreçlerden geçer.

Her şey çok kolay aslında gerçekler süzgeçten geçer ve var olmayan erişilmek istenen hayata dair ne varsa hayallere taşınır. Ve bir bakmışsınız ki kocaman bir kurgu kurulmuş. Ve doğal olarak gerçeklere geri döndüğümüzü görürüz. Zaman gelir ki kurduğumuz hayaller gerçek olmuş!  Ya da olmamıştır…

Bu durumda kendimizi avutarak ya hayal kırıklığı denir geçilir ya da hazmedilemez… çoğu zamanda hayal dünyasında kalınır. Hatta çoğu da gerçeklere kızıp, küsmek ve her iki dünyadan da nefret etmektedir.

Hangimiz hayal kurmadık çocukluğumuzun en belirgin saflığı…

İyi hatırlayın o yıllarınızı ve de kurduğunuz hayalleri kimi doktor, kimi pilot, kimi polis, kimi öğretmen, kimi de çok zengin olmak istediğini anlatırdı. İşte o tatlı hayaller…işte bir düğün ortamı ya da bir hastane bir insan hayatı kurtarma bu saygın mesleklere hayalleri davet eder ve sınırsız kocaman bir dünya kurulur….

Bu hayal kurma sadece çocukluk yıllarında mı kalır tabiki de hayır hayatımızın her evresinde karşımıza çıkan bizi hoşnut eden ya da yaralayan her ne olursa mutlaka üzerinde hayaller kurulur ve paylaşılır…iletişimde olunan arkadaş dost denilen kişiler bu hayalleri test eder onaylar ya da red eder…. Böylelikle gerçeğe ne denli yakın ne denli uzak olduğu öğrenilmektedir.

Mutlu hayaller kurduğumuzda umutlar yeşerir, umut varsa yaşamda vardır…bir de bu hayalleri şekillendiren aile, din, adalet, ekonomi, çevre sosyal tabaka tetikleyici önemli kodlardır. …ya ileri gidilir ya da geri…

Özet verecek olursak fark edersiniz ki ömrünüz hayallerinizi gerçekleştirmek uğruna geçmiş. Kimimiz bundan eğlenmiş, kimimiz harcanmış bir hayattan söz etmiş!

Tahmin edileceği gibi süreçte gerçekler, hayaller ve aralarındaki yakınlığı test etmeye yarayan sonuçlar rol almaktadır. Alkışlar sanatçılara, atıflar bilim adamlarına iki kişi arasında ki konuşmalar hayalleri masaya yatırmak hayal masaya yatırılır mı evet yatırılır.

Hayallerle gerçekler arasındaki yakınlıklar test edilmekte nasıl da hoş ve olmazsa olmaz sonuçlardır.

Ama ya gerçekler, bu dünya düzeninde hayalleri aşan ve işe yaramayan hayal kırıklığı yaratan bir faktörse  yani doktor olmak iyi bir şey iken günün birinde berbat, acımasız hastayı ihmal eden hayatına mal eden empati yoksunu bir doktora, ya da varlığını ülkesine adaması hayal edilen bir ordu komutanının varlığını çıkarlarına endekslediğine tanık olunmuşsa…Gelin olmak güzel bir deneyim iken alçak bir adamın şiddetine maruz kalınmışsa, daha genel bir ifadeyle ilkeli ahlaklı olmak, çalışkan olmak gerçeğin tam ortası gibi alınırken çevredeki toplumu oluşturan bireylerden yakın akranlardan bunun hiç de öyle olmadığı mesajını almak asıl gerçeğin yalancılık, hadsizlik, hırsızlık, kısa zamanda, başkalarını hiçe sayarak “yol almak!” olduğunu ifade etmekteyseler, yani en büyük başarı “sorgulamayanlar yırtıcılar” ise, Hangi hayalden ve hangi gerçekten söz edeceğinizi şaşırıp kalmaz mısınız? Orada mutluluk olur mu hiç? Hele bir de evrensel düşünmeye yetecek eğitim ve ilişki ağı ya da kitap vs. gibi materyal yoksa karanlıklar içinde kalınmaz mı? Ne hayal ne gerçek şaşırılmaz mı?

Ya bir de evrensel doğrulara o muhteşem okyanuslara açıyorsa sizi hayalleriniz… Tüm insanlıkla kucaklaşıyorsanız… Tadına doyum olur mu hiç?

Bizleri hayallere taşıyanlar taşımayanlar mutlak realite nedir?

Neyse, aslında yıllar ilerledikçe insan anlar ki en büyük gerçek ölümdür! Yalan olmayan tek şey. Herkes için geçerli mutlak realite. Kim bilir gerçeğe gerçekten giriş kapısı! Dileğim benim hayalim insan olalım hak yemeyelim ahlak ve ilkeli duruşumuzu yitirmeyelim çevremize toplumumuza duyarlı verimli bireyler olalım işte o, giriş kapısından girdiğimizde arkamızdan alkışlayanların bol olması…

Gazeteci / Akademisyen

Hülya Özkoyuncu

Mdya_hulya@hotmail.com