Cezaevine girer girmez onu ciril-cıplak yaparak bir hücreye attılar. Namaz zamanı girdiği günlerde gardiyanlardan nolur bari kilotumu verinde öyle kılayım dedi. Vermediler. Üstüne birde hakaret ettiler. Tam 29 gün üryan bir şekilde hücrede kaldı ve namazlarını öyle kıldı. Sonra koğuşa aldılar. Koğuşta ihtiyar adama Seccade var mı, 29 gündür kıldığım namazları kaza edeceğim dedi. Neden diye sordu ihtiyar adam, üryan kıldım Allah kabul etmemiştir dedi. Yaşça büyük olan adam sen kimsin dedi. Şimdi Türkiye’nin yakından tanıdığı ve her bireyin sevdiği biri o. O namazları …Devamını izlemek suretiyle gorele doku64nun…
29 gün bpyunca yaşadıklarını duyanı ağlatan bir olay. Bir vakitler bu ülkede malesef bu tür durumlar yaşanmış. Namazını yenilemek durumunda kalmış. Ülkenin yakından tanıdığı biri. Namazı yenileyim derken amca araya girmek etmiş. Ama oradaki bir ihtiyar yenileme bunu sakın demiş. Neden mi…Gardiyanların ayak sesleri koğuşun kapısında son buldu, getirdikleri genç bir mahkûmu bıraktılar ve gittiler. Yeni gelen genç içeridekilere selam verdi ve kendine gösterilen boş yere oturdu. Koğuştakiler ona hoş geldin, geçmiş olsun dediler. İçlerinden en ihtiyar ve olgun olanı gencin yanına yaklaştı ve ona ilgi gösterdi, bir anlamda sahiplendi. Çünkü selam verişinden ve simasından bu gencin nasıl biri varolduğunu hemen anlamıştı. Genç son derece yorgun ve bitkin görünüyordu, son derece bir müddet konuşmadı. Daha sonra ihtiyar adamdan bir seccade istedi ve kıblenin ne taraf varolduğunu sordu.Sonra kalktı ve yavaş yavaş ikindi namazını kıldı. Yaşça büyük olan adam gencin namazını bitirmesini bekliyordu, onunla enine boyuna tanışmak istiyordu. Fakat genç ikindi namazını bitirdiği halde daha namaz kılmaya devam ediyordu, neticesinde bitirdi ve yerine geçip oturdu. Yaşça büyük olan adam biraz daha yanına yaklaştı. Nedir o oldukça kıldığın namaz? Biliyorsun ikindi namazından sonra kılınan nafile bir namaz yoktur? Delikanlı bir müddet cevap vermedi, daha sonra sakin bir sesle: -Kaza namazı, dedi Ne vakit kazaya bırakmıştın? dedi ihtiyar adam. -Gözaltındayken, dedi. Çok yavaş bir şekilde ifade etti bunu, daha sonra da gözleri uzaklara dalıp gitti. Yaşça büyük olan adam onu konuşturarak ve bir şeyleri hatırlatarak üzmek istemiyordu. Fakat yine de kendine hâkim olamadı. -Ne kadar tuttular göz altında? -Yirmi dokuz gün. -Allah Allah, yirmi dokuz gün öyle mi? -Evet, yirmi dokuz gün. O yirmi dokuz günlük namazımı kaza edeceğim. -Kılamamışsındır, kıldırmamışlardır herhalde? Delikanlı bir müddet sustu ve sonra ihtiyar adama döndü: -Aslında namazlarımı kıldım, bir tek zamanımi bile kaçırmadım fakat… -Fakat ne? -Fakat namazın şartlarını yerine getiremedim, hep eksikti. Çoğu vakit Abdest alamadım, teyemmüm ettim. -Olsun, teyemmümle olsun, kabul değil mi? Fakat toprak bulamadım teyemmüm edecek, birtakım durumlarde beton duvara, birtakım durumlarde de demir kapıya ellerimi vakitrek teyemmüm ettim, kabul olur mu? -Ne demek kabul olmaz, şüphesiz olur. -Kıbleyi de bilmiyordum, rica ettim söylemediler. Hem bu arada namazın diğer rükünlerini de yerine getiremiyordum, askıdaydım, hem ellerim hem ayaklarım bağlıydı, çoğu vakit zorla rükua gidebiliyordum, hele hiç secde yapamıyordum. -Olsun, olsun yine de kabuldür senin kıldığın bu namaz, dedi ihtiyar adam. Fakat ses tonu gittikçe değişiyor, ağlamaklı bir hal alıyordu. -Sen öyle hep kabul kabul diyorsun ama… dedi ve bir müddet sustu genç adam. Daha sonra değişik bir ses tonuyla devam etti. -Biliyor musun, gözaltında varolduğum o yirmi dokuz günün on beş günü anadan üryandım, çırılçıplaktım, soymuşlardı beni. Yalvarıyordum onlara, ne olur Allah suretiyle bir tek külotumu bana verin, hiç olmazsa namaz kılacağım vakit verin diyordum fakat vermiyorlardı. İşte o şekilde kıldım namazlarımı. Mümkün varolduğu kadar toparlanıp avret yerlerimi örtmeye çalışıyordum. Fakat birtakım durumlarde onu da yapamıyordum, bu şekilde namaz kılıyordum… Ortalığı son derece bir müddet sessizlik kaplamıştı, delikanlı ihtiyar adamdan cevap bekliyordu, bu namazları kaza etmesi gerekmiyor muydu? Yaşça büyük olan adam kafasını kaldırdığında göz yaşlarının baştan sona yüzünü ıslattığını gördü, ağlıyordu, ağlıyordu. Sonra birdenbire doğruldu, delikanlının omuzlarından kuvvetlice tuttu ve kendine çekti: -Bana bak delikanlı! Anlıyor musun, o namazları asla kaza etmeyeceksin. O namazları alıp Allah’ın huzuruna varacaksın. “Allah’ım, sana bunları getirdim” diyeceksin. Biliyor musun, belki hayatında kıldığın en önemli namazlar, senin bu namazların olacak. Yaşça büyük olan adam sordu adın ne? Nerelisin? Ne iş yaparsın? Suçun ne delikanlı ? Adım Muhsin Yazıcıoğlu. Suçum…