10 yaşındaki oğlum Veysel uyanmıştı. Bir an bana baktı. Üzerimde yıpranmış eteğim ve eski hırkamı uzun uzun inceledi. Tam önlüklerine 5 lira koyup kapıdan çıkacakken, “O paraları bize verme annecim. Kendin amacıyla biriktir. Bak, eteğin ve hırkan çok eskimiş. Hem sen kendin amacıyla hiçbir şey almıyorsun, olan paranı da bize veriyorsun” dedi. Devamını izlemek amacıyla gorsele doku56nun..
Veysel yanıma yaklaşıp sessiz sedasız beni izlemeye devam etti. Gözlerindeki endişeyi fark ettim. O an ne söyleyeceğini tam olarak kestiremiyordum. Veysel’in bu tür bir tavır sergilemesi alışılmadık bir durumdu. Her vakit sevinçli ve dinamik bir çocuktu. Ama bu sabah farklıydı, içersinde bir şeylerin değiştiğini hissedebiliyordum.
Kapıdan çıkmak üzereydim ki, Veysel’in sesi beni durdurdu. “Annecim, o paraları bize verme,” dedi yavaşça. Sözleri içimi titretti. “Kendin amacıyla biriktir. Bak, eteğin ve hırkan çok eskimiş. Hem sen kendin amacıyla hiçbir şey almıyorsun, olan paranı da bize veriyorsun.”
Gözlerim doldu, Veysel’in bu kadar yetişkin ve düşünceli bir yaklaşım sergilemesi beni hem gururlandırdı hem de duygulandırdı. Ona sıkıca sarıldım, ufak bedenini kollarımın arasında hissetmek bana güç verdi. “Ah Veysel’im,” dedim, “Sizlerin greksinimlerini karşılamak benim en büyük mutluluğum. Sizin amacıyla ne gerekiyorsa yaparım.”
Veysel kafasını omzuma yasladı ve bir vakit sessiz sedasız durdu. Sonrasında hafifçe geri çekilip gözlerimin amacıylae baktı. “Ama anne,” dedi kararlılıkla, “Sadece bizim değil, senin de mutlu olman lazım. Biz seni bu tür görmeye dayanamıyoruz. Lütfen, biraz da kendin amacıyla bir şeyler yap.”
Bu sözler üstüne derin bir soluk aldım. Veysel’in haklı olduğunu biliyordum. Çocuklarım amacıyla en iyisini yapmaya çalışırken, şahsımi ihmal etmiştim. Onun bu farkındalığı, bana bir şeyleri değiştirmem gerekliliğini hatırlattı.
“Tamam Veysel,” dedim gülümseyerek, “Söz veriyorum, şahsım amacıyla de bir şeyler yapacağım. Ama unutma, sizin mutluluğunuz benim amacıyla her şeyden önemli.”
O gün, çocukları okula gönderip işten arta kalan vakitımda şahsıme bir çay demledim ve uzun vakittir yapmadığım bir şeyi yaptım; dinlenmek ve şahsıme vakit ayırmak. Veysel’in sözleri kulağımda çınlıyordu. Bu ufak ama anlamlı değişiklikle, şahsıme daha iyi bakmaya karar verdim. Çünkü biliyordum ki, ben iyi olursam, çocuklarım da iyi olacaktı.
Veysel’in o sabahki sözleri, hayatımda bir dönüm noktası oldu. Kendime olan sevgimi ve özenimi geri kazanırken, ailemizin de daha kuvvetli ve mutlu bir duruma yaklaştığını gördüm. Bu, hem benim hem de çocuklarım amacıyla görülmemiş bir başlangıçtı.