Eşim Vefat ettikten sonra tek evladımız olan kızımla yaşamaya başladım. Maddi halim iyi gezmeyi eğlenmeyi seven bir kadınım, kızım pek sevmezdi o daha çok evde kalmayı çocuk bakmayı seven biriydi. Damadimda kızımın tam tersine benim gibi, gezmeyi eğlenmeyi mutlu olmayı seven bir erkekti. Biz sohbet eder iken biraz çok gülersek kızım bize reaksiyon gösterirdi kızardı başım ağrıyor biraz susun derdi. Damadım birgun yanıma geldi Nermin anne neşe dolu bir insansın seninle gülmek bahsetmek bana çok iyi geliyor dedi, biraz utandım ama sevindimde tabi. Teşekkür ettim kendisine. Sonra bana aramızda kalacağına söz verirsen sana birsey diyeceğim dedi, ne demek tabiki aramızda kalır soyle dedim. ” Burada ne konuşsak ne yapsak leyla bize kızıyor, ben bu aralar işten güçten çok sıkıldım bikacgun izin aldım başmı dinlemeye köydeki eve gideceğim istersen sende benimle gel dedi ” gelirim ama leyla’ya ne diyeceğiz dedim, evvelce ben giderim sende bikacgun arkadaşında kalacagini söylersin gelirsin köydeki eve dedi, bu plan aklıma yatmisti tamam dedim. Planımızı uyguladık 1 gün sonra damadim gitti bende bikac saat sonra arkadaşıma gidiyorum diye çıktım. Hemen bir taksiye bindim köyün dışındaki eve gittim..
Köy yolunda ilerlerken, içimde bir acayip his vardı. Hem damadımla bu kadar içten bir plan yapmış olmanın verilen heyecan hem de kızım Leyla’ya bir şey saklıyor olmanın oluşturduğu hafif bir suçluluk duygusu… Ama sonra düşündüm; damadım Murat, yalnızca biraz baş dinlemek istiyordu. Hem onunla sohbet etmek, güldüğümüz o anları paylaşmak bana da iyi gelmişti.
Köyün dışındaki eve vardığımda, Murat beni güler yüzle karşıladı. “Nermin anne, hoş geldin! Yolculuğun rahat geçti mi?” diye sordu. Evin huzurlu, sakin atmosferi anında ilgimi çekmişti. Şehir hayatının karmaşasından uzak, doğanın kucağında bir yer… Bu farklılık aslında bana iyi gelecekti.
Oturduk, çay yaptık ve keyifle sohbet etmeye başladık. Murat, iş yerinde yaşadığı zorluklardan bahseder iken, ben de eşimi kaybettikten sonra hissettiğim boşluktan söz ettim. Onunla bu kadar açık bir şekilde konuşabileceğimi hiç düşünmemiştim. O da bana saygıyla dinliyor, zaman zaman espriler yaparak bölgeı yumuşatıyordu. Gülmek aslında iyi geliyordu, o anda hayat sürdüğümüz her şey çok natural ve masumdu.
Ama sonra, akşam üzeri hava kararmaya başladığında içime bir huzursuzluk çöktü. Kızım Leyla aklımdan çıkmıyordu. Belki de bana kızacağını, bu hali hatalı anlayacağını düşünerek mi bu kadar tedirgindim bilmiyorum. Damadım, bakışlarımı fark etmiş olmalı ki “Nermin anne, bir şey mi düşündün? Keyfin mi kaçtı?” diye sordu.
“Yok Murat, yalnızca Leyla’yı düşünüyorum. Bize kızar mı diye endişelendim,” dedim hafif bir gülümsemeyle.
“Üzülme Nermin anne, Leyla’ya biraz zaman tanı. O her şeyi denetim etmeyi seven biri, ama zaman amacıylade daha rahat olur, eminim,” dedi. Bu sözleri beni biraz rahatlattı. Murat’la her sürete gibi sohbet ettik, güldük, anılarımızdan bahsettik.
Gece ilerledikçe, içimde acayip bir his büyüyordu. Sanki burada olmam bir şeyleri değiştirecek gibiydi. Dışarıda yel hafif hafif esiyordu, içerideki huzurlu bölge ise her şeyi daha da acayip kılıyordu. O an, Murat’ın gözlerinde bir parıltı gördüm. Önce bir şey söylemedi, ama sonra derin bir soluk aldı ve gözlerime baktı.
“Nermin anne, sana bir şey itiraf etmem gerek,” dedi usulca.
İçimdeki huzursuzluk aniden daha da büyüdü. “Ne oldu Murat, ne diyeceksin?” diye sordum endişeyle.
Bir an duraksadı, sonra gözlerini kaçırdı. “Son günlerde hissettiklerim… bilmiyorum, acayip şeyler hissediyorum,” dedi. Kalbim süratle atmaya başlamıştı. Ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum, ama söylemekten çekiniyordu.
“Ne demek istiyorsun Murat?” diye sordum, biraz sert bir tonda. Gözlerimdeki kararlılığı fark etmiş olmalı ki, daha çok saklayamayacağını anlamıştı.
“Seninle bahsetmek, süre geçirmek bana o kadar iyi geliyor ki… Ama galiba bu duygular yalnızca kolay bir sohbetten ibaret değil,” dedi.
Bir an amacıyla ne diyeceğimi bilemedim. O an her şeyin durduğunu hissettim. Damadımın bu tür bir itirafta bulunması, bütün dengemi alt üst etmişti. İçimde büyük bir hiddet ve hayal kırıklığı yükselmeye başladı. “Murat, sen ne diyorsun? Bu yaptığın… bu söylediklerin kabul edilemez!” dedim titreyen bir sesle.
O ise panikledi. “Nermin anne, beni hatalı anlama, yalnızca duygularim karıştı. Leyla ile olan ilişkimde birtakım problemler var, ama bu problemler seni üzmemeli, aramızdaki içtenyet bana karışık duygular yaşattı, belki de hatalı hissettim…” diye bildirime çalıştı.
Ayağa kalktım, içimden süratle uzaklaşmak geldi. “Bu evden anında çıkmalıyım” dedim kendime. “Leyla’ya bunları anlatmam olası değil, ama Murat’la bir daha bu şekilde karşı karşıya gelmemeliyim.” Murat’ın şaşkın bakışları altında kapıya doğru yürüdüm.
“Nermin anne, lütfen! Ben yalnızca biraz karıştım, seni üzmek istememiştim!” diye arkamdan seslendi.
Kapıyı açtım ve hiç geri dönüp bakmadan dışarı çıktım. Soğuk hava yüzüme çarparken, içimde kopan fırtına dışarıdaki yeldan daha büyüktü. Leyla’yı düşündüm. Ona her şeyin yolunda olduğunu söylemek zorundaydım. Ama bir şeyler değişmişti bundan sonra, bunu biliyordum.
Dışarıda sabaha kadar oturup düşündüm. Tekrar eve dönmeli miydim? Leyla’ya ne diyecektim? Ama bir şey kesindi: Damadımla aramda bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamazdı.