3 saat evvelce zil çaldı. Alt kattaki bizim ihtiyar teyze ’’Torunumu sizde yıkasam kızar mısınız’’ diye sordu. İçimden ne ilgi dedim. Sonrası i-nanılmaz aslında Çok ş-aşırdım, o an hayır diyesim geldi ama siz geçin buyurun ben kombiyi açayım dedim. Biz de birkaç evvelce taşınmıştık. Eşim de ben de öğretmeniz, pek süre olmadı kim kimdir pek bilmemekteyiz. Teyzeye denk geldikçe kapı önünde selam verip geçmekteyiz.
Kız çocuğu bulunduğu amacıyla eşim ‘’Ben markete varayım alacaklarımı alayım’’ deyince, pek sevindi 9 yaşındaki Ayşe. Bir çırpıda torununu yıkadı teyze. Havlu diye beraberinde getirmiş eski bir kumaş gibi bir şey. Onu bırak teyze al bu el havlusu ama hiç kullanılmadı deyip verdim. Hazır olan sofraya buyur ettim. Biz tokuz dedilerse de dinlemedim. Teyze pek bir şey yemedi ama Ayşe hem çorbayı içti, hem de pilavdan iki tabak yedi. Açmış benim yavrum, yemeğin üzerine masaya meyva da koydum. Ayşe’nin babası diğer bir bayan eve getirmiş, annesi de…
Ayşe’nin babası diğer bir bayan eve getirmiş, a’nnesi de evi terk edip a’nnesinin evine yerleşmiş. İşe de girmiş. Ama daha ilk haftası imiş. ‘’Maaşa çok var daha, torunum da üzüntüden olunca çok hasta, i-lac parası hekim derken su faturası kaldı diğerlerini öderken.
Ben de 3-5 kuruş her ay onlara verdim, su faturası kaldı da kalmıştır. Bugün hastanede test yaptıklarında saçlarına jel krem sürmüşler. Şimdi evde yıkasam hasta olur diye düşündüm ’’ diye anlattı. Bir poşet aldım, amacıylae dolaptan yiyecek bir şeyler koydum. Bize müsaade demiştir. Ben de sizinle geleyim poşeti getireyim deyince buyur dedi. Annesi gelmiş yatıyor, beni görünce utandı ayağa kalkmıştır. Belli ki çok hastaydı. Kadın üzüntüden, onca saat işte çalışıp eve ve hastaneye yetişmekten bitmiştir. Yatacak yerleri var, götürdüm anında elimdekileri buzdolabına kadar. Bir kutu salça, beş yumurta Birkaç salata ve üç patates gördüm dolapta. Bence bu akşam ekmek bile olmayacaktı sofralarında. Müsaadeniz ile dedim, anında eşime telefon ettim. Arabayı yanaştır kapıdan beni al dedim. Durumu anlatınca; çok üzüldü. Büyük bir markete gitmiştir. Etinden, çamaşırına kadar halletmiştir. Sonra hekim dostumuza telefon da ettik. Sabah hastane de olsunlar saat dokuzda, bütün masrafları benden ne gerek görülürse bundan sonra demiştir.
Ayşe’nin babası diğer bir bayan eve getirmiş, a’nnesi de evi terk edip a’nnesinin evine yerleşmiş. İşe de girmiş. Ama daha ilk haftası imiş. ‘’Maaşa çok var daha, torunum da üzüntüden olunca çok hasta, i-lac parası hekim derken su faturası kaldı diğerlerini öderken.
Ben de 3-5 kuruş her ay onlara verdim, su faturası kaldı da kalmıştır. Bugün hastanede test yaptıklarında saçlarına jel krem sürmüşler. Şimdi evde yıkasam hasta olur diye düşündüm ’’ diye anlattı. Bir poşet aldım, amacıylae dolaptan yiyecek bir şeyler koydum. Bize müsaade demiştir. Ben de sizinle geleyim poşeti getireyim deyince buyur dedi. Annesi gelmiş yatıyor, beni görünce utandı ayağa kalkmıştır. Belli ki çok hastaydı. Kadın üzüntüden, onca saat işte çalışıp eve ve hastaneye yetişmekten bitmiştir. Yatacak yerleri var, götürdüm anında elimdekileri buzdolabına kadar. Bir kutu salça, beş yumurta Birkaç salata ve üç patates gördüm dolapta. Bence bu akşam ekmek bile olmayacaktı sofralarında. Müsaadeniz ile dedim, anında eşime telefon ettim. Arabayı yanaştır kapıdan beni al dedim. Durumu anlatınca; çok üzüldü. Büyük bir markete gitmiştir. Etinden, çamaşırına kadar halletmiştir. Sonra hekim dostumuza telefon da ettik. Sabah hastane de olsunlar saat dokuzda, bütün masrafları benden ne gerek görülürse bundan sonra demiştir.