“Annem ufak yaşta evlenmiş. Şimdilik ne iyi yemek yapabildiği ne elinden Dikiş nakış işi geliyor. Bir gün babaannem annemin önüne amacıylai yıkayıp açtığı yorganları yığmış, yastıkları da koymuş, “komşuya gidiyorlar, ben gelene kadar . Devamını izlemek amacıyla gorsele doku56nun…
dik bunları” demiş. Annem başlamış dikmeye ama kuvveti yetmiyor, iğne geçmiyor yorgandan. Hem ağlıyor hem dikmeye çalışıyor ama bir türlü olmuyor. Ya iğneyi eline batırıyor ağlıyor, ya dikemediğinden babaanneme ne söyleyeceğim diye ağlıyor, devamlı ağlıyor… Bir, iki, üç derken hepsini dikmiş kaldırmış köşeye. Sonra yemeğini yiyip gitmiş, babaanneme de hiçbir şey söylememiş. Babaannem geldiği zaman yorganları hazır bulmuş. Hayatı paylaşmaktır EŞ olmak. Elinden tutmak, omuz vermek, gönlünü almak, kıymetli olduğunu hissettirmek, kıyamamak, destek olmaktır naifçe. Yol yormuyorsa eğer, yoldaşındandır…”