Ülkemiz başta olmak üzere İnsanlık tarihinde bazı dönüm noktaları toplumları derinden değiştirebilecek güçte olduğu göreceli bir kavram olmakla berbaer,Endüstri ve Bilişim devrimi de o dönüm noktalarından biri olarak hâlen günümüz toplumlarını etkilemeye devam etmektedir. . Seri üretimi mümkün kılan ve büyük ölçüde insan gücünün yerini alan makinelerin endüstri sahnesine çıktığı bu dönemde , asıl olarak evde sadece günlük hayatı devam ettirme görevi yüklenen kadının da çalışma hayatına katılmaya başladığı devrimsel bir süreç olduğu gözlemlenmektedir.
Türkiye’nin kalkınma hamlesinin, sürdürülebilirliğinin sağlanması için, kalkınma planları başta olmak üzere, tüm kamu plan ve programları ile bütçelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın ve kız çocuklarının güçlenmesini temel alan bir perspektiften hazırlanması, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
Kadının iş gücüne katılımı, ekonomik ve sosyal yaşamın sürdürülebilirliği açısından bir gereklilik olmaktan ziyade kaçınılmaz bir gerçektir. Türkiye gibi gelişen ülkelerde istenilen refah düzeyine ulaşmanın yolu sadece ve sadece kadının hayatın her alanına dâhil olmasından geçmektedir. Dünya genelinde var olan ekonomik krizler ve adaletsiz büyüme gibi ivmeler dahil daha bir çok algı operasyonları, biz kadınların iş hayatına katkı sağlamasıyla çözülebilecektir.
Son yıllarda, küresel ölçekte, kadınların istihdama erişimi, sağlık, eğitim, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması, erken yaşta-zorla evlilikler konularında belirgin iyileşmeler sağlanmış olmasına rağmen, cinsiyet eşitliği halen pek çok ülke için önemli bir müdahale alanı olmaya devam etmektedir.
Ülkemizde,Kadın Derneklerinin hazırladığı rapora göre; kadınlarımız yani bizler, ekonomiye erkeklerle eşit oranda katılım sağlarlarsa, Ülkemiz başta olmak üzere ,2025 yılına kadar tüm dünyada Gayri Safi Milli Hasıla toplam 28 trilyon dolar büyüyecek. Görmezden gelinemeyecek bu ciddi rakamın yanında, kadınların iş dünyasında aktif olarak yer alması yoksulluğun azalması, inovasyon, çeşitlilik, iyi yönetişim, sürdürülebilirlik ve karar sürelerinin kısalması gibi kazanımları da beraberinde getirecektir.
Bu vizyon ve hedefler ışığında, Türkiye’nin kalkınma hamlesinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için, kalkınma planları başta olmak üzere tüm kamu plan ve programları ile bütçelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın ve kız çocuklarının güçlenmesini temel alan bir perspektiften hazırlanması, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Ülkemiz, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedeflemektedir
Kadının mesleki eğitimlerle desteklenmesi, mevcut olan/olası yeteneklerinin geliştirilmesi ve etkinleştirilmesi için girişimcilik faaliyetlerinin önemli olduğu bilinmektedir. Bu önemin farkındalığı kalkınmanın gücü ve etkinliği açısından stratejik niteliktedir. Mikro girişimcilik kadınların mesleki olarak geliştirilmesi, yoksulluğun giderilmesi, işsizliğin azaltılması, ekonomik ve sosyal dokunun geliştirilmesi için önemli olmaktadır. Bu çalışmanın amacı kadının mesleki bir sesleniş unsuru olarak meslek olarak öğrendiklerini ve dahası olan bilgilerini geliştirmesine yönelik mikro girişimcilik faaliyetleri konusunda desteklenmesini içeren fikirlerin ortaya konması ve olan çalışmaların bir izdüşümünün yapılmasıdır. Bu anlamda çalışmanın teorik çerçevesi mikro girişimcilik üzerine kuruludur. Buradan hareketle Türkiye’deki mevcut durum örnekleri değerlendirilecek ve buradan sonuç ve öneriler üretilecektir.
Yazar
Nadire YETİŞ