“Bugün Çanakkale zaferi Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da büyük bir sevinç ve gururla kutlanmaktadır”. Bu sözleri Azerbaycan Parlamentosu Meclis Aile, Kadın ve Çocuklar Komisyonu Başkanı Profesör Hicran Hüseynova söyledi.
Milletvekili 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Gününün altını çizerek, 107 yıl önce Çanakkale Savaşı, manevi güç, irade ve azmin maddi ve teknik avantajlarına karşı zaferin simgesi oldu, diye ifade etti: “Bu zafer, Türk askerinin tüm zorluklara rağmen namusunu, haysiyetini ve inancını koruyabildiğini gösteren bir arenadır. İngiltere Başbakanı Winston Churchill bir keresinde “Türkler Çanakkale’de silahlı kuvvetlerin önünde bir kale gibi durdu” demişti.
Bu zaferde Azerbaycan’ın da payı var. Çanakkale Savaşı sırasında binlerce Azerbaycan Türkü Türkiye’ye ve kardeşlerine yardımlarını esirgemedi. Yüzlerce Azerbaycanlının gönüllü olarak, savaştığı ve kahramanca şehit edildiği Çanakkale Savaşı başta olmak üzere, Anadolu’daki Milli Mücadele Hareketi’ne Azerbaycan halkı, hayırseverler maddi ve manevi destek vermişlerdir.
Tarih bu kez Azerbaycan, Karabağ ve Şuşa’da yeniden yazıldı. Azerbaycan 1991-1994 Birinci Karabağ savaşında 20.000’den fazla insanını kaybetmesine rağmen topraklarını Ermeni işgalinden koruyamadı. Diplomatik başarıların bir sonucu olarak, ülkemizin uluslararası platförmde adil konumunun tanınması, topraklarımızın işgalden kurtarılması için ciddi fırsatlar oluşturmuştur. Halkımız işgalle hiçbir zaman uzlaşmadı, bizim için en önemli konu topraklarımızın kurtuluşuydu. Karabağ’sız Azerbaycan, Şuşa’sız Karabağ olamazdı. 20. yüzyılın başında Çanakkale’de zaferin zaferi, 21. yüzyılın başında ise Karabağ ve Şuşa’da büyük zafer destanı yazılmıştır.
27 Eylül 2020’de Azerbaycan’ın muzaffer Başkomutanı İlham Aliyev’in önderliğinde kahraman ordumuzla kahramanca bir yürüyüş başladı. Cesur ordumuz canını koruyarak yiğitçe savaştıysa, Başkomutan düşmanımızın destekçilerini diplomasi alanında etkisiz hale getirdiyse ve yiğit ordumuza büyük destek verdiyse, halk tek bir yumruk olarak savaştı.
Ermeni faşizmine ve dünyadaki hamilerine karşı tek başımıza savaştığımız, birçok devletin önümüzde durduğu günlerde Türkiye Cumhuriyeti hala bizimleydi. Kardeş Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği siyasi ve manevi destek, Karabağ’ın düşman işgalinden kurtulmasında önemli rol oynadı. Şuşa operasyonu modern askeri tarihin bir şaheseridir. Şuşa harekâtı, siyasi mahiyeti, manevi önemi ve askeri taktik özellikleri itibariyle Çanakkale harekâtına benziyordu. 105 yıl sonra Çanakkale Savaşı’nda olduğu gibi, Şuşa harekâtında da düşman kuvvetlerinin hançer ve bıçakla imha edilmesi yeni bir tarih, unutulmaz bir kahramanlık örneğiydi. Gurur kaynağımız olan kültür başkentimiz Şuşa’da göğüs göğüse çarpışmalar sonucu, Şuşa’ya karayoluyla değil, sarp kayalıklarla, hafif silahlarla, şehit dostları ve yaralı askerlerle birlikte götürülerek kurtarılmıştır.
Türkiye ve Azerbaycan, sevinçlerini ve acılarını paylaşan iki kardeş devlettir. Milli Önder Haydar Aliyev’in ortaya koyduğu “tek millet iki devlet” sloganının gerçek özünü işte bu tarihi olaylar ortaya koymaktadır. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri hem ülkeler hem de bölge için çok önemlidir. Bugün ülkelerimiz en gelişmiş müttefik ilişkilerine sahip ve ilişkilerimiz her alanda başarılı bir şekilde gelişiyor. Türkiye-Azerbaycan işbirliği olmadan bölgede hiçbir girişim ve proje uygulanamaz. Sadece tarihi, dini ve milli köklerimizle değil, askeri tarihimiz, mücadelemiz, bölgede ve dünyada barış ve güvenliği sağlamaya yönelik girişimlerimizle de bir aradayız.
Tarihte bu tür kahramanlık destanları her zaman incelenir ve incelenecektir. Bugün Çanakkale zaferi Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da büyük bir sevinç ve gururla kutlanmaktadır”.
